Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | yüksek düzeyde | higher-up adj. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | yüksek düzeyde katılım | high level of participation n. |
General | en yüksek düzeyde gelişim | blow n. |
General | yüksek düzeyde duygu, yoğunluk veya parlaklık | incandescence n. |
General | yüksek düzeyde algılama hali | percipience n. |
Phrasals | ||
Phrasals | daha yüksek bir düzeyde olmak | be above v. |
Idioms | ||
Idioms | olabilecek en yüksek derecede/düzeyde | to a fare-thee-well expr. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | ülkeyi başka bir ülkede temsil eden yüksek düzeyde görevli | high commissioner n. |
Technical | ||
Technical | bir şeyin en yüksek düzeyde olduğu dönem | high tide n. |
Medical | ||
Medical | kanda lipidlerin yüksek düzeyde bulunması | hyperlipemia n. |
Military | ||
Military | savaş alanının üzerinden geçen unsurların asgari düzeyde bulunduğu ve yüksek hızlı sabit kanatlı uçakların kullanması önerilen geçici koridor | mrr (minimum-risk route) abrev. |